13 Ağustos 2009 Perşembe

doğum günü

bugün çok sevdiğim arkadaşımın doğum günü doğum günün kutlu olsun canım.gerçi o çok önemsemiyor hatta kutlamak bile istemiyor ama ben farklı düşünüyorum ondan, çok seviyorum
hediye almayı neyse ben de evdeyim .dün mustafa sandalın konseri vardı çok sevmem onu ama performansı ve şarkıları çok iyiydi hatta kasetini almayı bile düşündüm .ortam çok güzeldi deniz kenarında dalgalı bir deniz ve romantik şarkılar ,arasıra dalgalar o kadar hızlanıyorduki bize kadar geliyordu serpintileri kısaca her şey güzeldi .konser bitince sahilde çay bahçesine oturup çay içtim eve döndüm.
bu arada çılgın türkler ve bugünün saraylısı adlı romanları bitirdim.çılgın türkler müthiş mutlaka okunmalı fedakarlık ve vatanseverlik ne demek anlıyor insan bugünün saraylısı ise okunabilirde okunmayabilirde fikir belirtmiyeceğim biraz dar kafalı düşünce ürünü geldi bana
şimdide mülksüzleri okuyorum biraz ağır ilerliyor fikirlerimi okudukça sizinle paylaşacağım .sizlerle desemde okuyucu kitlemde tek isim var aydil başka okuyucu edinemedim o da olur değilmi
görüşmek üzere

3 Ağustos 2009 Pazartesi

kahve molası

sonunda okumaya başladım.uzun süredir okumaya çalıştığım erdal demirkıranın sadece başbakan okusun adlı kitabını nihayet bitirdim.fena kitap değil zaman zaman hepimizin neden bu şekilde olmuyor diye düşündüğümüz olayları ele almış okunmaya değer.
bu hızla başladığım okuma sevdama şimdide artık eskimiş olan nerdeyse okunması gereksiz hale gelen şu çılgın türkler adlı romanı okuyarak devam ediyorum .bu arada kahvem oldu görüşmek üzere

30 Temmuz 2009 Perşembe

evde yalnızım

artık aydil yok yalnızım ne yapacağımı bilemiyorum.nasıl oyalanacağımı.biraz kitap okudum .televizyon seyrettim internette dolaştım ama vakit geçmek bilmiyor bugünlük böyle yazmak bile istemiyorum.tekrar gelmesimni sabırsızlıkla bekliyorum .görüşmek üzere

28 Temmuz 2009 Salı

kuşadası Kalyon

çok heyecanlıyım, çünkü sizlerle buluşuyorum. kuşadasında seçkin mekanları sizin için geziyorum. ama ilk izlenimim çokta güzel olmadı. dış görünüşü oldukça güzel olan ve insanı çeken Kalyon'da biraz oturmak istedik. günün yorgunluğunu atmak, aparatiflerle enerji kazanarak yola devam etmek düşüncesindeydik. büyük ağaçların göltgesinde şık masaları ve ilgili personeliyle biraz daha heveslendik.fakat yediğim cheesecake felaketti. karnım ağrımaya başlayınca zehirlendiğimi sandım ayrıca Aydil'in içtiği milk shake ise berbattı. dolapatan çilekli sütü alıp gelmişler. hiç mi insan özenmez üstüne meyve dilimleri ya da krema koyup iştah artırıcı hale getirmez. ayrıca milk shake te hiç buz parçası olmaz mı? sakın kuşadasına yolunuz düşerse Kalyon'da cheesecake yiyip milk shake içmeyin. aklıma şu da geldi: yabancı türk ayrımı mı yapılıyor acaba? buna neden olan şüphelerim ise siz türksünüz size ayrı menü var diyip özentisiz serviz yapan garsondu. oyuna mı geliyoeruz ne? oraya gidene kadar sahil boyuna taşların üzerine oturup keyif yapın. ya da aynı güzergahta bulunan daha mütevazi olan ama ismini hatırlayamnadığım (galiba mehmet'in yeriydi) 4 liraya köfte ekmek ayran yiyip güler yüzlü personeliyle kendinizi evinizde yabancı gibi hissetmeyin. burada kısaca söylemek istediğim: pahalı mekanlara yönelmeyin.

merhaba

deneyimsiz bir blog kullanıcısı olarak bu ilk yazım. bundan sonra daha sık görüşeceğiz. yazılarımı bu adresten takip edebilirsiniz...
kendinize iyi bakın...